17 Haziran 2009 Çarşamba

habibe kadiri

Bu isim Türkiye'de birçoklarına yabancı belki ama uzaklarda, kalbinde herşeye (bu herşeyin içine aklınıza ne gelirse sığdırabilirsiniz)rağmen umut besleyen kız çocukları için umuda açılan kapı demek...

her zamanki gibi sonundan başladım. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Pakistan ve İslamabad'daydı geçen hafta... ben de... bir hafta daha kalsak bölgede ayak basılmadık yer bırakmayacak gibiydik. İslamabad, Lahor, Mezar-ı Şerif ve ilçeleri,Kabil, Vardak...

İki yıl önce Kabil ve İslamabad'ı görmüştüm. İkinci kez görünce aynı hisler üşüştü yine zihnime... Dünyanın bir köşesindeki birtakım insanların diğerlerinin hayatını nasıl hiç çekinmeden altüst edebildiğine hiç bıkmadan öfkelenebilirim. İran seçimleri- Bush'un Al Gore karşısındaki şaibeli zaferini hatırlattı nedense, Tahran ve Washington'un kaderin aynı cilvesinde buluştukları hissine kapıldım, komplo teorileri üşüştü de üşüştü... hür irademizle tercih yaptığımızı sanarken ne kadar da yanılıyoruz heyhat! her neyse...

Bunların hepsinden önemli olanı Afganistan'ın Cevizcan vilayetinin Akça ilçesi... O ilçedeki Habibe Kadiri Afgan Türk Kız Lisesi... Öğrencileri ve öğretmenleri...
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bu okulun genç kadın öğretmenleri Türkiye sınırları dışında yazıyor kendi Çalıkuşu öykülerini... Kendilerine tahsis edilmiş bir binayı lojman olarak kullanıyor, camları film kaplı araçlarla lojman ve okul arasında bir hayat sürüyorlar. Bir keresinde lojmanları saldırıya uğramış, genç öğretmenlerden biri "kalaşnikof alacağım, biz kendimizi koruruz" deyince Büyükelçilik n'apacağını şaşırmış zar zor yatıştırmış Çalıkuşu'nu...

Kara gözlerinin içi ışıl ışıl parlayan Afgan kızlarına o kadar güzel Türkçe öğretmişler ki... Onlar için Türkiye'den gelen başı açık her genç kız öğretmen... Türkiye'yi tutkuyla merak ediyor, görmeden seviyorlar... Kısa süre önce Türkiye'ye dönen Sibel öğretmenleri oldum hemen... Etrafım sarıldı... Merakla, umutla incelediler durdular. Aman Allah'ım... Biri gazeteci olmak istiyormuş. İngilizce'yi ihmal etme deyip kartımı verdim. Elimden bu kadarı geldi. Hayatımda böyle bir sevgi görmemiştim afalladım. Bu bölgede insan olmak, insanlığının elinden gelmeyenler ve kendi küçük muts,uzlukların için utanç duymak neymiş burda anladım...

Bir de Pakistan'da Şah Mansur kampında... Taliban ve El Kaide bir tarafta Pakistan ordusu diğer tarafta... Arada yerlerinden yurtlarından olmuş 2,6 milyon insan... Yalnız 51 bini kamplarda, diğerleri kendilerine kapılarını açan geleneği güçlü Peştunlara sığınmış... hayat zor mu? Çok istediğiniz gömleği alamıyor musunuz? Gelin Şah Mansur kampında ağırlayalım (!) sizi... Aynı süiti pardon çadırı şanslı beş aileyle paylaşmak ister misiniz?!

Kara gözlü çocuklar... Çadır denizi ve bin türlü acının her türlü kombinasyonu...Hayat en vahşi en yalın haliyle buralarda...



İçinizi açmadıysa yandaki blog'a zaplayın. hep öyle yapmaz mıyız? Şehit haberlerinde, katliam haberlerinde, cinnet haberlerinde hoop Mehmet Ali ile 50 Sarışın'a uçuvermez miyiz? Aslında kimseye kızmaya hakkım yok... bu kadar çaresiz bu kadar cahil olduğum için kendime kızıyorum... Başka milyonlarca şeye kızdığım gibi... Şu dünyada gerçek olan ne biliyor musunuz? Habibe Kadiri kız lisesinin Türk öğretmenleri, Afgan öğrencileri, bir de çadırdaki o kara gözlü ufaklık... Gerisi yalan...

Şimdi sırada Irak var... Gerçeğin çırılçıplak olanı...

1 yorum:

  1. selam sibel öğretmenim,bende bir h.kadiri yolcusu meslektaşınızım,mümkünse sizinle görüşebilirmiyiz

    YanıtlaSil