8 Temmuz 2010 Perşembe

londra güncesi

bazı yalanlar güzel, bazı gerçekler acıymış...

youtube'un yasak olmadığı bir yerde, Londra'da sabahın ikisinde Teoman dinliyorum. 100 sterlin bayıldığım odanın bizdeki deyimiyle kotta olduğunu görünce kendimi can havliyle lobiye attım değiştirin bu odayı diye... oda yok yarın değiştirelim yanıtını alınca kös kös claustrophobie kaynağına geri döndüm. gecenin bir vakti dönünce de sızdım kaldım. ve işte ikinciyi geceyi de burda geçiriyorum. londra bende 5 yıl önceki heyecanı estirmedi. sanırım artık sayfiye dinginliği ve ılık rüzgarları olmayan hiçbir yer için kalbim çarpmıyor. ya da belki de her yeri elele tutuştuğum biriyle kudura kudura arşınlamak istiyorum. tabanlarım patlayıncaya kadar, saatlerce yürümem, arka sokaklarda kaybolmam, bilmediğim yönlere giden otobüslere binmem otobüslerden inip metro hatlarında uyuyakalmam gerek. aşık olduğum her şehrin bir fon şarkısı olmalı. ben ortalıkta yokken şehrin fonunda o şarkı çalmalı.

ne londra'nın şarkısını bulabildim ne de aşkımın...


ankara'da bir temmuz akşamı için: pinhani'den yalandan da olsa ne güzel güldün o akşam bana...

ömerle ilk buluşmamız pinhani konserinde olacaktı, olmadı. fenerbahçe ülker-türk telekom maçına rastladı, aylar sonra...

gelidonya fenerinde rakı-meze... sonra mojito akşamı...

ben balarısı gibiydim senden önce bak pervanelere döndüm seni görünce. yana yana kül olsam her an yine de senden ayrılamam yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam bin yıl yaşasam yine sana doyamam bana ellerini ver hayat seni sevince güzel



mürekkep olmak: -den oluşmak (bkz. tdk.org.tr)

1 yorum: