15 Mart 2010 Pazartesi

lapon gulü 2




Ren geyiği eti yedim. Hayatımda ilk ve muhtemelen son kez. Ha bir de çorbasını içtim o daha lezzetliydi. Kremalı mantar çorbası kıvamında. Şarap soslu ren geyiği eti ise ekşi ciğer gibi geldi sevmedim. Mönüdeki iki numarayı tahmin etmek zor değil. Tabii ki: SOMON! Ama İsveç'te daha lezzetliydi. Noel Baba'nın ulaşım aracını yemek tuhaf ve acımasız geliyor. Sonra ne yani Noel Baba, ren geyiği yerine danalara binseydi dana eti yemeyecek miydim? diye düşünüyorum. İnekler, danalar daha çok diye yenmeyi mi hakediyorlar? diye sorarken beynimin soğuktan büzüştüğüne karar veriyorum. Laponya Noel Baba'nın memleketiymiş. Antalya Demre'de de şube açmış olmalı! Çılgın bir Ren geyiğine bağlanmış kızakta battaniyenin altında gevezelik ederken bütün ren geyiklerinden dün akşam bir arkadaşlarının tadına baktığım için özür dilemek istiyorum.

Huskylerden pek göremedim. Laponya'da bile Türk turist buldum ama Uzakdoğulular kadar kalabalık değiller tabii... Tanrım! Her yerdeler!

Laponya'da ne yapılır top ten list:
-sıcak çikolata vb eşliğinde huzurla kara bakarak kitap okunur
-Havadaki kar kristallerine bakılıp çocuklar gibi şen olunur
-Ren geyikleri ile kızak turu
-Buzda balık avlama ama bir tane bile yakalamak çok zor
-Kar motorsikleti ile tur atılır
-Karda-iki üç gün sürenleri de var- safari yapılır
-Sami ırkından birileri aranabilir
-tabii bol bol kayak kayılır :))

Ve yerel bir öykü. Turistler böyle şeylere bayılmaz mı? Ekşiciğertadındakirengeyiğietini yediğim restoranın menüsünün arkasından arakladım:

Gold miners can still remember the Journalist's name, Sylvia Petronella van der Moer. In 1949 Sylvia Petronella heard for the first time about Lapland's gold and gold mines in a bus on her way from Rovaniemi to Ivalo; gold fever attracted Sylvia. She travelled through the Laanila gold mines to Sotajoki and to Ivalojoki Kultala. From there she continued her way to Lemmenjoki. Sylvia worked as an assistant chef for the gold miners. She enjoyed her time with them, but because Sylvia had been in trouble as a guest in previous Hotels, and did not have a passport, she was deported from Finland. Sylvia Petronella left a deep impact and lasting memories for everyone who came into contact with her. In Lemmenjoki two hills, Petronella Kukkulat have been named after her. Saariselkä has also got its own restaurant named Petronella, where you can find a hint of Lapland mixed with Petronella's magic.

Veee let it snow, let it snow, let it snow günlerinden sonra memlekete dönebilmek umuduyla Helsinki'deyim. Burda, "bu sene amma kış yaptı be!" muhabbeti yaygın. Her sene deniz buz tuttuğunda millet üzerinde yürür, buz kırılınca da 7-8 kişi ölürmüş. Bu sene öylesine soğuk yapmış ve buz tutmuş ki ölen olmamış!

Greetings from Finland!
fince şerefe: kippis, teşekkür ederim:kiitos

Haa Dublin mi? Özetle: Guinness, Temple Bar, Guinness, Temple Bar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder