1 Haziran 2010 Salı

episode one in progress

şanghay 2005

"kızım deli misin? bi daha ne zaman Şanghay'a gidicen? Çıkıp dolaşsana!" dedi telefonun diğer ucundaki ses... doğru ya, "bi daha ne zaman gelicem?"

otelin kibrit kutusunu cebime kendimi de otelin dışına sokaklara attım. saat geceyarısına geliyordu nerdeyse... yürüdüm yürüdüm yürüdüm yürüdüm. dümdüz, hiçbir yere sapmadan. birkaç gün önce sabahlara kadar ağlayan ben miydim? yola çıkmadan hemen önce mide ağrıları içinde kıvranan?
ellerim ceplerimde. hava olması gerektiği kadar serin. yollar olması gerektiği kadar ıssız. yürüdüm. New York'u andıran ışıklı caddelerin arkalarında böcek ve yağ kokan tek göz barakalar. hiçbir yere sapmadan dümdüz yürüdüm. böylece kaybolmam sanıyordum. yoruldum kayboldum. bütün evler, bütün yüzler biribirine benziyor. İstanbul'da olsam daha çok korkardım. Korkmadım. Yoruldum. Taksi buldum. bağırınca beni daha iyi anlar sanarak (evet Türk'üm) bağıra bağıra oteli tarif etmeye çalıştım. yoruldum. otelin kibrit kutusunu şoföre gösterdim. Otelin önünde indim. "bir daha ne zaman gidicen kızım?"
batmakta olan gemide ağırlık barındırmıyorum. tüm yükler birer birer atılıyor. ne çok ağlamıştım sahi. kimdi? nedendi? hiiiç hatırlamıyorum. ama sonra çook ağladım.
ağladım. unuttum.ağladım unuttum. ağladım unuttum. otelin adı neydi? unuttum.
Şanghay'a bir daha mı gidicem? gitmedim.

tdk.gov.tr:
aşk: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder